Dava Çeşitleri

Yayınlanma: 18 Aralık 2018Son Güncellenme: 18 Ocak 2022
Dava Çeşitleri

Konu Özeti

Dava çeşitleri üç sınıfa ayrılarak incelenebilir. Talep edilen korumaya göre davaları, talep sonucuna göre davalar ve topluluk davaları olarak üçe ayrılabilir. Bu başlıklar altında ayrı ayrı dava çeşitlerini açıkladık.

Bu konuda
  • Dava çeşitlerinin neler olduğunu
  • Her bir dava çeşidinin özelliklerini
  • Topluluk davalarının niteliklerini
öğreneceksiniz.

Hukukumuzda dava çeşitleri öncelikle üçlü bir ayrıma tabi tutulmuştur. Üç ana ayırım altında davalar sınıflandırılmıştır.

TALEP EDİLEN HUKUKİ KORUMAYA GÖRE DAVALAR

EDA DAVALARI

  1. Davacının talebinde bir şeyi yapma, yapmama veya vermeye mahkum edilmesini istediği dava türüne eda davası denir.
  2. Eda davalarında şahsi veya ayni haklara ilişkin taleplerde bulunulabileceği gibi, davalının olumlu veya olumsuz bir edaya mahkum edilmesi talep edilebilir.
  3. Davacının eda davası açmakta hukuki yararı olmalıdır.
  4. Davalı davacının hakkını tanımıyorsa veya edimini yerine getirmiyorsa ya da davacının hakkını tehlikeye düşüren bir durum varsa açılabilir.
  5. Eda davası sonucunda mahkemenin talebi reddi halinde, davacının talep ettiği hakkın mevcut olmadığını tespit niteliği taşır. Talebin kabulü halinde ise hak tespit edilmiş olacak ve buna bağlı olarak hakkın ifasına yönelik bir emir yer alacaktır.
  6. Eda davası hakkında verilen hükme rağmen, davalı ilamın gereğini kendisi yerine getirmezse, ilamlı icra yoluyla hükmün icrası mümkündür. Bundan dolayı eda hükmünün icraya elverişli olarak açık ve tereddüt oluşturmayacak şekilde verilmesi gerekir.

Reklam

KANUN

  • MADDE 105- (1) Eda davası yoluyla mahkemeden, davalının, bir şeyi vermeye veya yapmaya yahut yapmamaya mahkum edilmesi talep edilir.

TESPİT DAVALARI

  • Davacının bir hukuki ilişkinin
    • varlığı,
    • yokluğu,
    • içeriğinin belirlenmesi için tespit hükmü elde etmek amacıyla açtığı davalar, tespit davalarıdır.
  • Bu dava ile sadece hukuki ilişki tespit edilebilir. Bir şeyi yapma veya yapmamaya ilişkin bir sonuç doğurmaz.
  • Tüm eda davasına konu olan hususlarla beraber bir inşai hakkın tespiti içinde açılabilir. Henüz eda davasına konu olamayacak hususlarda da açılabilir. Her türlü hukuki ilişkinin tespiti için bu dava açılabilir.
  • Kanunla belirtilen durumlar dışında davacı hukuken korunmaya değer yararını ispat etmelidir.
  • Maddi vakıalar tek başına tespit davasına konu olamaz. Ancak bir hakkın yahut hukuki ilişkinin varlığının veya yokluğunun belirlenmesi konusunda tespit davasına konu olabilir.
  • Maddi vakıanın tespiti için delil tespiti yoluna başvurulmalıdır.
  • Tespit davası sonucu belirlenen haklar yerine getirilemezse, bu durumda tespit edilen hukuki ilişkiden doğan hakkın ifası için sonradan eda davası açılabilir.
  • Tespit davası eda davasının açılamadığı durumlarda öncü dava niteliği taşıyabilir.
  • Gelecekte kurulacak hukuki ilişki için tespit davası açılamaz.
  • Tespit davası da kendi içinde müspet ve menfi olarak ayrılabilir.
    • Müspet (olumlu) tespit davası: Hukuki ilişkinin varlığına yönelik açılan tespit davası.
    • Menfi (olumsuz) tespit davası: İddia edilen hukuki ilişkinin bulunmadığının tespitine yönelik açılan tespit davasıdır.
  • Tespit davası açılması için hukuki yarar ile birlikte somut bir de hukuki ilişki var olmalıdır. Bunlar tespit davaları için dava şartı niteliğindedir. Eksikliğinde dava usulden reddedilir.
  • Tespit davasından sonra eda davası açılabilecek duruma gelinirse, davacı davaya eda davası olarak devam edebilir. (iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı istisnasıdır)
  • Dava hakkındaki karar tespit hükmü niteliğindedir. Verilen hüküm edaya yönelik emir içermediğinden ilamlı icra yoluyla takibe konu olamazlar.

KANUN

  • MADDE 106-
    1. (1) Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin
      varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.
    2. (2) Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı
      açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
    3. (3) Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.

İNŞAİ – YENİLİK DOĞURAN DAVALAR

  1. Hukuki bir durumun kurulması, kaldırılması veya değiştirilmesi için tek tarafın iradesinin yeterli olmadığı ve tarafların bu hususta anlaşamadığı hallerde, ancak bir mahkeme kararı ile sağlanabildiği durumlarda açılabilen davadır.
  2. Dava açma yetkisi, dava konusu inşai hak sahibine aittir.
  3. Özel olarak hukuki yararın tespitine, ispatlanmasına gerek yoktur.
  4. İnşai hakka dayanmayan dava inşai dava sayılmaz. Bu nedenle ancak kanunda belirtilen durumlarda söz konusu olur.
  5. İnşai haklar genelde tek tarafın hakkını kullanmasıyla oluşur.
  6. Dava sonunda verilen ret kararı, inşai hakkın bulunmadığını gösteren tespit hükmüdür. Kabul kararı ise bir inşai hükümdür.
  7. İnşai hükümler özel bir kanun hükmüyle aksi öngörülmediği takdirde geçmişe etkili değildir.
  8. İnşai hükmün tesiri herkes içindir. Hükmün mutlak bir inşai tesir gücüne sahip olmasından söz edilir. Sadece taraflar arasındaki etkisinde ise inşai hükmün nispi tesirinden bahsedilir.
  9. Yargılama hukuku ile bir hak değiştirilmez, tereddüt varsa tespit davası ile tespit edilir, yerine getirilmiyorsa getirilmesi için eda davası ile karar verilir, ancak inşai dava bir istisnadır. İnşai dava ile maddi hukukta bir değişiklik meydana gelir.

Reklam

KANUN

  • MADDE 108-
    1. (1) İnşaî dava yoluyla, mahkemeden, yeni bir hukuki durum yaratılması veya mevcut bir hukuki durumun içeriğinin değiştirilmesi yahut onun ortadan kaldırılması talep edilir.
    2. (2) Bir inşaî hakkın, dava yoluyla kullanılmasının zorunlu olduğu hâllerde, inşaî dava açılır.
    3. (3) Kanunlarda aksi belirtilmedikçe, inşaî hükümler, geçmişe etkili değildir.

TALEP SONUCUNA GÖRE DAVALAR

KISMİ DAVA

  1. Davacının ayni hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağın veya hakkın tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davadır.
  2. Dava niteliği itibariyle bölünebilir talepler için söz konusudur.
  3. Davacının hukuki yararı bulunmalıdır. Dürüstlük kuralına aykırı şekilde kısmi dava açılması kabul edilmez.
  4. Davacının kısmi dava açıp açmadığı dava dilekçesinden anlaşılır. Özellikle belirtilmesi gerekmez, yalnız bir kesimin dava edildiği anlaşılır olmalıdır.
  5. Özellikle davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, şimdiki alacağın belirli bir miktarını dava ettiğini belirtmesi ile kısmi dava olduğu anlaşılır.

KANUN

  • MADDE 109-
    1. (1) Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.
    2. (3) Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez.

TERDİTLİ DAVALAR

  1. Davacı açtığı davada birden fazla talepte bulunuyor ve asıl talebi kabul edilmediği takdirde yardımcı talebi hakkında karar verilmesini istiyorsa burada terditli dava söz konusu olur.
  2. Terditli dava olması için şu iki şartın varlığı gereklidir.
    • Talepler arasında aslilik- ferilik bulunmalıdır. Önce asli talep sonra feri talep belirtilmiş olmalıdır.
    • Talepler arasında ekonomik veya hukuki bağ bulunmakla beraber, aynı vakıaya dayanmalı ve aynı amacı takip etmelidir.
  3. Terditli davada dayanılan talepler farklı vakıalara da dayanabilir.
  4. Mahkeme asıl talebin esastan reddi gerektiği konusunda bir kanaate varmadan fer’i talebi incelemeye başlayamaz, hükme bağlayamaz.
  5. Terditli davada taleplerin şarta bağlanması değil, sıraya konması söz konusudur. Biri olmazsa diğerinin talep edilmesidir.

Reklam

KANUN

  • MADDE 111
    1. (1) Davacı, aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik ferilik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır.
    2. (2) Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’i talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz.

SEÇİMLİK DAVALAR

  1. Seçimlik borçlarda seçim hakkının borçlu da olması halinde açılabilir. Borçlu veya üçüncü kişi bu hakkı kullanmaktan kaçınıyorsa alacaklı seçimlik dava açabilir.
  2. Seçimlik borçlarda, seçme hakkı borçluya veya üçüncü kişiye bırakılmış ve borçlu veya üçüncü kişi bu hakkı kullanmaktan kaçınıyorsa seçimlik dava açılması söz konusu olur.
  3. Seçme hakkı alacaklıya aitse dava açamayacaktır. Ancak seçim hakkına sahip olduğu durumlarda önce borç konusunu belirli bir hale getirecek, borçlu bu edimi, yerine getirmiyorsa, ona karşı  seçimlik değil bir eda davası açabilir.
  4. Seçimlik mahkumiyet hükmünü icraya koyan alacaklı, takibin konusunu seçimlik mahkumiyet hükmünde yer alan edime hasretmek zorundadır. İcra müdürü de buna bağlı olarak icra emri çıkartacaktır. Borçlu hasredilen edimi veya diğer seçimlik edimi yerine getirerek takipten kurtulabilir.

KANUN

  • MADDE 112-
    • (1) Seçimlik borçlarda, seçim hakkı kendisine ait olan borçlu veya üçüncü kişinin bu hakkı kullanmaktan kaçınması halinde, alacaklı seçimlik dava açabilir.
    • (2) Seçimlik davada mahkeme, talebin hukuka uygun olduğu sonucuna varırsa, seçimlik mahkumiyet hükmü verir.
    • (3) Seçimlik mahkumiyet hükmünü cebri icraya koyan alacaklı, takibinin konusunu, mahkumiyet hükmünde yer alan edimlerden birine hasretmek zorundadır. Ancak, bu durum, borçlunun, diğer edimi ifa etmek suretiyle borcundan kurtulma hakkını ortadan kaldırmaz.

DAVALARIN YIĞILMASI – OBJEKTİF DAVA BİRLEŞMESİ

  1. Geniş anlamda terditli, kümülatif, birden fazla talebin yer aldığı dava çeşididir.
  2. Dar anlamda sadece kümülatif, aynı davalıya karşı birden fazla talebin tek davada görülmesidir.
  3. Davacının aynı davalıya karşı, bağımsız birden fazla talebini, aralarında aslilik – ferilik ilişkisi kurulmadan aynı dilekçede ileri sürmesi davaların yığılması halidir.
  4. Birlikte talep edilen davaların tümü aynı yargı çeşidinde içinde yer almalı ve tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.
    1. Aynı davalıya karşı birden fazla talep,
    2. Aslilik – ferilik olmamalı,
    3. Davanın açılacağı mahkeme aynı olmalı,
    4. Davanın açılacağı mahkemenin aynı zamanda göreli olması,
    5. Taleplerin tümü aynı yargı çeşidi içinde bulunmalı,
    6. Ortak yetkili mahkeme olmalıdır.
  5. Görünüşte tek dava, gerçekte talep sayısınca dava mevcuttur. Her talep için vakıalar ayrı ayrı belirtilmeli, ispat edilmelidir. Bazı talepler kabul edilip bazılar reddedilebilir.
  6. Görünüşte tek hüküm gerçekte ise talep sayısınca hüküm vardır.
  7. Tek müşterek olunan nokta, delillerin ikamesi ve tahkikat aşamasıdır.

Reklam

KANUN

  • MADDE 110- (1) Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.

MÜTELAHİK – YARIŞAN HAKLARA DAYANAN DAVALAR

  1. Davacı, talebi veya talepleri haklı gösteren birden fazla hukuki sebebe dayandırıyorsa söz konusu olur.
  2. Hakim, tarafın gösterdiği hukuki sebeplerle bağlı değildir ancak eğer davacının gösterdiği sebepler uygunsa, yarışan hukuk kurallarından davacı için uygun olanı seçilir.

BELİRSİZ ALACAK VE TESPİT DAVASI

  1. Alacağın miktarını tam olarak belirleyemeyen davacının talep sonucunu da belirleyemeyeceğinden yola çıkarak kısmi davaya göre daha kolay olan belirsiz alacak davası açılabilir.
  2. Belirsiz alacak davasının amacı, dava dilekçesine yazılamayan talep sonucunu yerine getirmeye çalışması halinde olacak olan riskler için davacı korunmuş olur.
  3. Talep sonucunu tam olarak belirleyemeyen davacının yüksek yargılama giderlerine mahkum olmasının önüne geçilmiş olur.
  4. Davacının alacağını tahkikat aşamasında belirlemesinden sonra, belirlemesi ve talep etmesine imkan tanıyarak bu riski ortadan kaldırmaktır.
  5. Kısmi davanın ardından talep sonucunun arttırılması halinde zamanaşımı süresinin dolması riskini de önlemiş olur.
  6. Davacının gereksiz masraf yapmasına, ikinci bir dava açmasına ve çelişkili hüküm verilmesine engel olur. Usul ekonomisine de uygundur.
  7. Mahkemeden istenen hukuki korumaya göre kural olarak eda davasıdır. Eda davasından farkı ise talep sonucunun asgari miktarı dışında tam olarak belirlenmemesidir.
  8. Bazen belirsiz tespit davasında olduğu gibi tespit davası, bazen de tenkis davasında olduğu için inşai dava olarak görülebilir.
  9. Belirsiz alacak davası da bazı koşullara bağlanmıştır.
    • Talep sonucunun miktarının belirlenmesinin imkansız veya davacıdan beklenmeyecek olması; imkansızlık hukuki olabilir veya alacaklının belirleyebilmesi delillerin incelenmesinden sonra söz konusu olabilir.
    • Dava dilekçesinde geçici talep sonucunun belirtilmesi; ilk dava dilekçesinde belirtilen miktardır. Daha sonra kesin talep sonucuna dönüşüp değiştirilebilir. Harçta geçici talep sonucuna göre ödenmelidir. Daha sonra kesin talep sonucuyla birlikte eksikte ödenir.Mahkemenin yargılama giderlerine karar vermesi için talep sonucunun kesin olarak belirlenmesi zorunludur. Davacı tahkikat sonuna kadar talep sonucunu belirlememesi halinde mahkeme ilk talep edilen asgari ya da geçici talep sonucuna göre karar verir. Davacının dilekçede belirtmesi gereken asgari miktar dava açılırken belirtilen asgari olarak belirlenebilen miktar olmalıdır.
    • Davacı, talep sonucunu dayandırdığı tüm vakıaları eksiksiz olarak bildirmelidir; belirsiz olan dava değildir. Vakıalar eksiksiz olarak belirtilmelidir.
  10.  Davalı sadece belirlenen talep sonucuna itiraz edebilir. İncelenen delil ve vakıalar çerçevesinde bunu yapabilir. Başka vakıalar ileri süremez ancak davacının açık izni ile hakim tarafından incelenir.
  11. Talep sonucunu belirlenmesi tahkikat sonuna kadar yapılabilir.
  12. Belirsiz alacak davasında zaman aşımı, tahkikat sonunda arttırılan miktar için ve davanın açılmasından itibaren kesilmiş sayılır.
  13. Talep sonucunu belirleyemeyen davacı, belirleyebildiği kısım için kısmi dava, kalan kısım için tespit davası açabilir.
  14. Davacı tahkikatta talep sonucunu belirledikten sonra mahkeme kısmi dava hakkında edaya, alacağın geri kalanı için tespite karar verecektir. Böyle bir davadan sonra davacı davasını sonradan belirsiz alacak davasına dönüştüremez. Bunu yapması için davalının açık izni olmalı veya ıslah yoluna gidilmelidir.
  15. Tespit hükmü ile davacının ilamlı takip yapması mümkün değildir. Ancak ilamsız takip yapılabilir.
  16. Borçlunun itirazı üzerinde alacaklının açacağı itirazı iptal davasında davalının takip konusu alacağın %20’si oranında tazminata hükmedilmesi istenebilir.

KANUN

  • MADDE 107–
    1. (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
    2. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.
    3. (3) Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hallerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.

Reklam

TOPLULUK DAVASI

  1. Bir grubun, topluluğun, sınıfın menfaatini korumak için o topluluğu temsilen kişilerin dava açılımları ve sonucunda temsil edilen grup veya topluluğun yararlanması söz konusudur.
  2. İlgililerin haklarının tespiti, hukuka aykırı durumun giderilmesi, ilgililerin gelecekte haklarının ihlal edilmesini önlemek için açılabilir.
  3. Farklı örgütler tarafından birden fazla topluluk davası açılmışsa, koşullar aynı olsa bile derdestlik söz konusu olmayacaktır. Davaların birleştirilmesi yoluna başvurulabilir.
  4. Dava sonunda verilen hüküm kesin hüküm teşkil etmez. Her iki davanın tarafları aynı olmadığından kesin hüküm bulunmadığı kabul edilir.

KANUN

  • MADDE 113- (1) Dernekler ve diğer tüzel kişiler, statüleri çerçevesinde, üyelerinin veya mensuplarının yahut temsil ettikleri kesimin menfaatlerini korumak için, kendi adlarına, ilgililerin haklarının tespiti veya hukuka aykırı durumun giderilmesi yahut ilgililerin gelecekteki haklarının ihlal edilmesinin önüne geçilmesi için dava açabilir.
Benzer İçerikler
Zümre Sistemi
Medeni Hukuk

Zümre Sistemi

Türk hukukunda mirasçılık sistemi olarak zümre sistemi belirlenmiştir. Zümre sistemine göre herhangi...

İçeriğe Git>
Yargılamanın Yenilenmesi
Medeni Usul Hukuku

Yargılamanın Yenilenmesi

Kanun yolları içinde olağanüstü kanun yolu olarak sadece Yargılamanın Yenilenmesi usulü düzenlenmişt...

İçeriğe Git>
Tasfiye İşlemi ve Alacaklılar Toplantısı
İcra İflas Hukuku

Tasfiye İşlemi ve Alacaklılar Toplantısı

İflas masasının oluşmasından sonra gerekli işlemler yapılarak malların tespiti ve muhafazası sağlanı...

İçeriğe Git>
Hakların Kazanılması
Medeni Hukuk

Hakların Kazanılması

Türk hukukunda geniş bir yer kaplayan hukuki işlemler, hukuki işlemlerin geçersizliği, hakların kaza...

İçeriğe Git>
Tasarrufun İptali – İcra Suçları
İcra İflas Hukuku

Tasarrufun İptali – İcra Suçları

Cebri icra hukuku kapsamında önemli bir yer tutan tasarrufun iptali ve icra suçları aynı yazıda ele...

İçeriğe Git>
Hak Kavramı
Medeni Hukuk

Hak Kavramı

Hukuken korunan ve sahibine bu korumadan yararlanma yetkisi veren menfaate hak denir. Hak kavramını...

İçeriğe Git>
Copyright © 2023 Bikifi
Instagram Logo
Twitter Logo
Facebook Logo