İrade Bozuklukları

Yayınlanma: 19 Aralık 2018Son Güncellenme: 02 Temmuz 2021
İrade Bozuklukları

Konu Özeti

Türk Borçlar Kanununda yer alan irade bozuklukları üç adettir. Yanılma, aldatma ve korkutma olarak düzenlenen irade bozuklukları sözleşmenin iptalini gerektiren hususlardır. Yanılma türleri ve aldatma ile korkutmanın şartları bu konuda dikkat edilmesi gereken hususlardır.

Bu konuda
  • İrade bozukluklarını
  • Yanılma, aldatma ve korkutmanın şartlarını
  • Yanılma, aldatma ve korkutmanın sonuçlarını
öğreneceksiniz.

YANILMA

  • İrade ile beyan arasında istenmeden meydana gelen uygunsuzluk durumu hata-yanılma olarak nitelendirilir. Yanılma iki durumda ortaya çıkabilir:
    • Beyanda bulunan kişi öyle bir beyanda bulunmak istememiştir.
    • Beyanda bulunan kimse, beyandaki ifadeleri kullanmak istemiş ancak iyi bilmediği için karşı tarafın vereceği anlamdan farklı anlam vermiştir.
  • Sözleşmede yapılırken esaslı bir yanılmaya düşen taraf, o sözleşme ile bağlı değildir. Yanılmanın esaslı sayılmayacağı hallerde beyanda bulunan kişi beyanıyla bağlı olacaktır.
    • MADDE 30- Sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen taraf, sözleşme ile bağlı olmaz.

Esaslı Yanılma

  • Sözleşmenin Niteliğinde Yanılma: Yanıldığını iddia eden taraf sözleşme hakkındaki iradesini açıklarken, farklı bir sözleşme için iradesini açıklamışsa bu beyandaki yanılma esaslıdır.
  • Miktarda Yanılma: Yanıldığını iddia eden taraf üstlendiği edim kastettiğinden önemli ölçüde az veya çoksa yanılma esaslıdır.
  • Sözleşmenin Konusu Olan Şeyde Yanılma: Yanıldığını iddia eden taraf, sözleşmede istediğinden başka bir konu için iradesini açıklamışsa bu yanılma da esaslı yanılma olarak dikkate alınır.
  • Kişide Yanılma: Yanılan, sözleşme yapma iradesini gerçekte sözleşme yapmak istediği kişiden başkasına yöneltmişse bu yanılma da esaslı sayılacaktır. Yanılan sözleşme yaparken, belirli nitelikleri olan kişiyi dikkate almasına rağmen başka kişi için iradesini açıklaması da esaslı yanılma kapsamındadır.
  • Sözleşmenin Zorunlu Unsurlarında Yanılma: İrade ile beyan arasında bir uygunsuzluk yoksa ve bir kimse yanlış bazı değerlendirmeler nedeniyle beyanda bulunup sözleşme yapmışsa saikte yanılma söz konusu olacaktır.Kural olarak m. 32’ye göre, ”Saikte yanılma, esaslı yanılma sayılmaz.”  saikte yanılma sözleşmenin geçerliliğini etkilemez. Bu genel kurala yine aynı madde içinde istisna da getirilmiştir,”Yanılanın, yanıldığı saiki sözleşmenin temeli sayması ve bunun da iş ilişkilerinde geçerli dürüstlük kurallarına uygun olması halinde yanılma esaslı sayılır. Ancak bu durumun karşı tarafça da bilinebilir olması gerekir.”.  Bu durumda yanılma esaslı sayılmakta ve yanılan sözleşme ile bağlı olmamaktadır. Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere yanılmanın esaslı sayılması için aşağıdaki şartların bir arada gerçekleşmesi gerekir:
  • Yanıldığını iddia eden taraf, yanıldığı saiki sözleşmenin temeli kabul etmiş olamalıdır. Yanıldığı hususu bilseydi sözleşmeyi yapmayacak olmalıdır.
  • Yanılma saiki, sözleşmenin kuralı, vazgeçilmez unsuru olmalıdır.
  • Durumun karşı tarafça da bilinebilir olması gerekir.
    • MADDE 32- Saikte yanılma, esaslı yanılma sayılmaz. Yanılanın, yanıldığı saiki sözleşmenin temeli sayması ve bunun da iş ilişkilerinde geçerli dürüstlük kurallarına uygun olması halinde yanılma esaslı sayılır. Ancak bu durumun karşı tarafça da bilinebilir olması gerekir.
    • MADDE 31- Özellikle aşağıda sayılan yanılma halleri esaslıdır:
    • Yanılan, kurulmasını istediği sözleşmeden başka bir sözleşme için iradesini açıklamışsa.
    • Yanılan, istediğinden başka bir konu için iradesini açıklamışsa.
    • Yanılan, sözleşme yapma iradesini, gerçekte sözleşme yapmak istediği kişiden başkasına açıklamışsa.
    • Yanılan, sözleşmeyi yaparken belirli nitelikleri olan bir kişiyi dikkate almasına karşın başka bir kişi için iradesini açıklamışsa.
    • Yanılan, gerçekte üstlenmek istediğinden önemli ölçüde fazla bir edim için veya gerçekte istediğinden önemli ölçüde az bir karşı edim için iradesini açıklamışsa. Basit hesap yanlışlıkları sözleşmenin geçerliliğini etkilemez; bunların düzeltilmesi ile yetinilir.

İrade Yanılması

  • TBK Madde 33 – Sözleşmenin kurulmasına yönelik iradenin haberci veya çevirmen gibi bir aracı ya da bir araç tarafından yanlış iletilmiş olması halinde de yanılma hükümleri uygulanır.

Reklam

Yanılma ve Dürüstlük Kuralı

  • Yanılan taraf, yanıldığını dürüstlük kuralına aykırı olarak ileri süremez. Yanılan tarafın yapmak istediği sözleşmeyi, diğer taraf da edimi yerine getirmeye razı olduğunu beyan ettiği takdirde sözleşme bağlayıcı olacaktır.
    • MADDE 34- Yanılan, yanıldığını dürüstlük kurallarına aykırı olarak ileri süremez. Özellikle diğer tarafın, sözleşmenin yanılanın kastettiği anlamda kurulmasına razı olduğunu bildirmesi durumunda, sözleşme bu anlamda kurulmuş sayılır.

Fesih Durumunda Tazminat

  • Sözleşme yapılırken esaslı yanılmaya düşen taraf sözleşme ile bağlı değildir, sözleşmeyi feshedebilecektir.
  • Yanılan, yanılmada kusurlu ise, sözleşmenin hüküm doğurmamasından doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Ancak diğer taraf yanılmayı biliyor veya bilmesi gerekiyorsa tazminat yükümlülüğü doğmayacaktır.
  • Yanılanın, esaslı yanılma nedeniyle sözleşme ile bağlı olmamasından dolayı karşı tarafa ödeyeceği tazminat aşağıdaki şartların varlığında mümkün olacaktır.
    • Yanılanın kusuru olmalıdır. Sözleşmeye bağlı olmayan taraf kendi kusuruyla yanılmışsa karşı tarafa tazminat ödemek zorundadır. Yanılan tarafın hiç bir kusuru yoksa kendisinden tazminat istenemez.
    • Karşı taraf hataya düştüğünü bilmiyor olmalıdır. Sözleşmenin feshi halinde karşı taraf ancak iyi niyet sahibi ise, yani yanılmayı bilmiyorsa tazminat isteyebilir.
    • Yanılan sadece menfi zararı gidermekle yükümlüdür. Diğer tarafın böyle bir sözleşmenin ortaya çıkmamasından dolayı uğradığı zararı giderilir, malvarlığı sözleşme yapılmadan önceki halinde getirilir.
  • NOT: Yanılma ağır bir kusura dayanıyorsa, hakim, ifadan beklenen yararı geçmemek kaydıyla,hakkaniyet gereği menfi zararı aşan bir tazminata da hükmedebilir.
    • MADDE 35- Yanılan, yanılmasın da kusurlu ise, sözleşmenin hükümsüzlüğünden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Ancak, diğer taraf yanılmayı biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, tazminat istenemez. Hakim, hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda, ifadan beklenen yararı aşmamak kaydıyla, daha fazla tazminata hükmedebilir.

ALDATMA

  • Saikte yanılma, aldatmadan kaynaklanıyorsa söz konusu irade bozukluğu yanılmadan farklı olacaktır.
  • Bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, sözleşme yapmaya sevk etmek için, yanlış bir kanaat uyandırılırsa veya devam ettirilirse hukuki anlamda aldatma söz konusu olacaktır.
  • Aldatma irade oluşumu esnasında gerçekleşen bir sakatlıktır. Karşı tarafın etkisiyle oluşmuş bir saikte yanılma durumudur.
  • Saikte yanılma, esaslı yanılma niteliğinde olmasa bile, karşı tarafın aldatmasıyla sözleşme yapan kimse, sözleşme ile bağlı değildir, sözleşmeyi fesih hakkı vardır.

Şartları

  1. BELLİ HUSUSLARDA ALDATMA: Aldatmayı yapan taraf doğru olmayan özellikler ortaya sürmek veya bazı noktaları gizlemek yoluyla karşı tarafı aldatmış, hataya düşürmüş olmalıdır.
  2. KAST: Aldatan kimse karşı tarafı belli bir sözleşme yapmaya sevk etmek niyetiyle, kasten gerçek dışı beyanda bulunmuş olmalıdır.
  3. İLLİYET BAĞLANTISI: Sözleşmenin aldatmanın etkisiyle yapılmış olması gerekir. Bu konuda illiyet bağı bulunması gerekir. Gerçek dışı beyana rağmen karşı tarafın gerçek durumu bildiği veya bilseydi dahi aynı şartlarda sözleşme yapacağı kabul edilen hallerde, aldatma ile sözleşme arasında illiyet bağlantısının varlığından bahsedilemez. Aldatma sebebiyle sözleşme feshedilemez. Aldatmanın sözleşmenin yapılmasını değil fakat sözleşmenin şartlarını etkilemiş olması halinde de aldatma sebebiyle sözleşme feshedilebilir. Ancak iyi niyet kuralları dikkate alındığında, sözleşmenin feshi ağır bir sonuç sayılabilecekse hakim, sözleşmenin geçerliliğine, ancak zarar gören tarafın ediminin aldatma yapılmasaydı söz konusu olacak miktara indirilmesine karar verebilir.

Üçüncü Kişilerin Aldatması

  • Üçüncü kişi tarafından yapılan aldatmayı karşı taraf bilmiyorsa veya bilmesi gerekmiyorsa, üçüncü kişinin aldatması sonucu sözleşme yapan kimse aldatmaya rağmen sözleşmeye bağlıdır. Sözleşmeyi bundan dolayı feshedemez.
  • Temsilci veya yardımcı şahıs olarak sözleşmeye katılanlar üçüncü kişi olarak kabul edilmezler.

Zararın Karşılanması

  • Aldatma ile sözleşme yapan kimse, sözleşmeyi feshetse dahi sözleşmenin geçerli olmamasından doğan menfi zararını karşı tarafa ödettirebilir.
  • Sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan müspet zarar ise istenemez.
  • Aldatma sebebiyle zarara uğrayan tarafın, dikkat ve özen göstermesi ile aldatmayı fark edecek olması, aldatmayı yapanın sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu durum ancak tazminatta etkili olabilir.
  • Aldatma ile sakatlanmış sözleşmeye onay verilmesi tazminat isteme hakkını ortadan kaldırmaz.
  • Sözleşme üçüncü kişinin aldatmasıyla meydana gelmişse, aldatma sonucu sözleşmeyi yapan kimse, uğradığı zararı haksız fiillere veya culpa in contrahendo’ya ilişkin kurallara göre üçüncü kişi tarafından karşılanmasını isteyebilir.
    • MADDE 36- Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir. Üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması halinde, sözleşmeyle bağlı değildir.

Reklam

KORKUTMA

  • Bir kimsenin zarara uğrayacağı tehdidi ile yapmak istemediği bir hukuki işlemi yapmaya zorlanmasını sağlayan irade bozukluğu korkutmadır.
  • Korkutma halinde irade ile beyan arasında uygunsuzluk değil iradenin oluşması esnasında meydana gelen bir sakatlık söz konusudur.

Şartları

  • Sözleşmeyi yapan kimseye veya yakınlarından birine yönelmiş bir tehlike mevcut olmalıdır. Korkutmanın irade bozukluğu olarak kabul edilmesi için, korkutulan tarafın, içinde bulunduğu durumda, kendisinin veya yakınlarından birinin kişilik haklarına veya malvarlığına yönelik ağır ve yakın bir zarar tehlikesinin doğmasına inanmakta haklı sebepleri bulunmalıdır.
  • Ağır ve yakın bir zarar tehlikesi söz konusu olmalıdır.
  • Tehdit haksız olmalıdır. Korkutarak karşı tarafı sözleşme yapmaya razı etmek isteyen kimsenin ileri sürdüğü tehlike hukuka aykırı olmalıdır.
  • Bir hakkın veya yasal bir yetkini kullanılacağı tehdidiyle yapılan sözleşme kural olarak geçerlidir. İki taraf içinde bağlayıcıdır. Ancak hakkın veya yasal bir yetkinin kullanılacağı tehdidiyle yapılan korkutma altında, zor durumda bulunan tarafla yapılan sözleşme ile normalin çok üstünde aşırı menfaatler sağlanmışsa, bu halde de korkutmaya ilişkin kurallar uygulanır ve sözleşme tehdit altında kabul eden kişi için bağlayıcı olmaz.
  • İlliyet bağlantısı bulunmalıdır. Korkutma iddiasıyla sözleşmenin feshedilmesi için korkutma ile sözleşmenin yapılması veya o şartlarda yapılması arasında illiyet bağlantısı bulunmalıdır. Korkutma olsa dahi sözleşme o şartlarla yapılacaksa, korkutmaya dayanılarak sözleşmenin bağlayıcı olmadığını iddia edemez.

Üçüncü Kişinin Korkutması

  • Bir kimse üçüncü şahsın korkutması ile sözleşme yapmış ve karşı taraf bunu bilmemiş veya bilmesi gerekmese bile , korkutma ile hukuki işlem yapmaya razı olan taraf korkutmadan haberi olmayan diğer tarafa hakkaniyet gerektirdiği takdirde tazminat ödemeye mecburdur.

Zararın Karşılanması

  • Korkutma ile sözleşme yapan taraf, sözleşmeyi feshetmiş olsa dahi bu yüzden uğradığı menfi zararı korkutan karşı tarafa ödettirebilir. Sözleşmeye onay verilmesi tazminat isteme hakkını ortadan kaldırmaz.
  • Üçüncü şahsın korkutması ile sözleşme yapan kimsenin bu yüzden uğradığı zararı uyarınca, üçüncü şahıs tazminat ödemekle yükümlü olacaktır.
    • MADDE 37- Taraflardan biri, diğerinin veya üçüncü bir kişinin korkutması sonucu bir sözleşme yapmışsa, sözleşmeyle bağlı değildir.  Korkutan bir üçüncü kişi olup da diğer taraf korkutmayı bilmiyorsa veya bilecek durumda değilse, sözleşmeyle bağlı kalmak istemeyen korkutulan, hakkaniyet gerektiriyorsa, diğer tarafa
      tazminat ödemekle yükümlüdür.
    • MADDE 38- Korkutulan, içinde bulunduğu durum bakımından kendisinin veya yakınlarından birinin kişilik haklarına ya da malvarlığına yönelik ağır ve yakın bir zarar tehlikesinin doğduğuna inanmakta haklı ise, korkutma gerçekleşmiş sayılır.
      Bir hakkın veya kanundan doğan bir yetkinin kullanılacağı korkutmasıyla sözleşme yapıldığında, bu hakkı veya yetkiyi kullanacağını açıklayanın, diğer tarafın zor durumda kalmasından aşırı bir menfaat sağlamış olması hâlinde, korkutmanın varlığı kabul edilir.

İRADE BOZUKLUKLARININ SONUÇLARI

  • Yanılma, korkutma, aldatma ile sözleşme yapmaya razı olan taraf, sözleşmenin yapılmasından itibaren sözleşme ile bağlı olmayacaktır. Karşı taraf ise bu sözleşme ile bağlıdır.
  • İrade bozuklukları ile yapılmış sözleşmeler batıl değildir, feshedilebilir sözleşmelerdir.
  • Sözleşmenin feshedilmesi, sözleşme ile bağlı olmayan tarafa ait tek taraflı yenilik doğuran bir haktır.
  • Fesih beyanı şartsız ve geri dönülmez bir şekilde yapılmış olmalıdır.
  • Fesih beyanı ile sözleşmenin geçersiz olması için, irade bozukluğuna sebep olan durum gerçekten var olmalıdır.
  • Sözleşmenin irade bozuklukları dolayısıyla feshedilmesi, karşı taraf için hakkın kötüye kullanılması niteliğindeyse, fesih beyanı geçersiz, sözleşme ise bağlayıcı olacaktır.
    • MADDE 39- Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır. Aldatma veya korkutmadan dolayı bağlayıcılığı olmayan bir sözleşmenin onanmış sayılması, tazminat hakkını ortadan kaldırmaz.

FESİH

  1. İrade bozukluğu nedeniyle sözleşme ile bağlı olmayan taraf, sözleşme ile bağlı kalmamak amacıyla 1 YIL içinde sözleşme ile bağlı olmadığını karşı tarafa bildirmeye, yani sözleşmeyi iptal etmeye mecburdur. Fesih için irade beyanı geçerlidir.
  2. İrade bozukluğu nedeniyle sözleşmenin feshedilmesine ilişkin beyanın geçerliliği hiç bir şekle bağlı değildir. Beyan karşı tarafa ulaştığı andan itibaren kabul beyanına ihtiyaç olmaksızın hükümlerini doğurur. Fesih beyanı açık veya dolaylı olabilir.
  3. Fesih için tanınan süre, yanılma ve aldatmanın öğrenildiği veya korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı tarihten itibaren işlemeye başlar.
  4. Söz konusu süre hak düşürücüdür. Sürenin geçip geçmediğini hakim re’sen göz önünde bulundurur.
  5. İrade bozukluğu ile sakat sözleşmenin iptali halinde taraflar edimlerini ifa etmeyeceklerdir. Sözleşmenin feshinden önce edimler ifa edildiyse taraflar verdiklerini duruma göre doğruda doğruya mülkiyete dayanan istihkak davası veya sebepsiz zenginleşme davasına göre geri isteyebilecektir.

Reklam

SÖZLEŞMENİN BAĞLAYICI HALE GELMESİ

  • İrade bozukluğu ile sakatlanmış bir sözleşme onama veya fesih için öngörülen sürenin geçmesiyle bağlayıcı hale gelir.
  • SÜRENİN GEÇMESİ: Sözleşme ile bağlı olmayan taraf  1 YILLIK süre içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse sözleşmeyi onamış sayılır. Sözleşme yapıldığı andan itibaren iki tarafı bağlayıcıdır.
  • ONAMA: Onama sözleşme ile bağlı olunduğunu, sözleşmenin feshinden vazgeçildiğine dair bir irade beyanıdır. Sözleşme  onandığı takdirde geçerli olur. Onamanın geçerliliği şekle bağlı değildir.
  • İrade bozukluğuna dayanan defi, zamanaşımına tabi değildir. Böylece sözleşme ifa edilmemişse, bir yıllık süre geçmiş olsa dahi, sözleşmeyi ifadan defi yoluyla her zaman kaçınabilir.

İSPAT

  • İspata ilişkin HMK madde 203’de belirtilen tanıkla ispat olanağı, irade bozukluklarında sözleşmenin değeri ne olursa olsun mümkündür.
Benzer İçerikler
Tasfiye İşlemi ve Alacaklılar Toplantısı
İcra İflas Hukuku

Tasfiye İşlemi ve Alacaklılar Toplantısı

İflas masasının oluşmasından sonra gerekli işlemler yapılarak malların tespiti ve muhafazası sağlanı...

İçeriğe Git>
Muvazaa ve Uygunsuzluk
Borçlar Hukuku

Muvazaa ve Uygunsuzluk

Uygunsuzluk kavramı altında bahsi geçen tek tarafın isteğiyle yaratılan ve iki tarafın isteğiyle yar...

İçeriğe Git>
Sözleşmenin Şekli
Borçlar Hukuku

Sözleşmenin Şekli

Taraflar arasında yapılacak sözleşmelerde kural olarak şekil serbestisi ilkesi benimsenmiştir. İspat...

İçeriğe Git>
İfada Faiz ve Ödeme
Borçlar Hukuku

İfada Faiz ve Ödeme

Borçların ifası başlığı altında özellikle para ile ödeme hususu karşımıza çıkmaktadır. Uygulamada da...

İçeriğe Git>
Tasarrufun İptali – İcra Suçları
İcra İflas Hukuku

Tasarrufun İptali – İcra Suçları

Cebri icra hukuku kapsamında önemli bir yer tutan tasarrufun iptali ve icra suçları aynı yazıda ele...

İçeriğe Git>
Sözleşme Özgürlüğü – Hükümsüzlük – Gabin
Borçlar Hukuku

Sözleşme Özgürlüğü – Hükümsüzlük – Gabin

Türk hukukunda sözleşmeleri kesin hükümsüz hale getiren durumların anlatıldığı bu yazımızda ayrıca i...

İçeriğe Git>
Copyright © 2023 Bikifi
Instagram Logo
Twitter Logo
Facebook Logo